Uçurumun kenarında kendimi asmak!
Tüm sır bu cümlede gizli işte...
Uçurumun kenarına kadar sürükledi beni ayaklarım.
Kalbim, sana tutunmuş çırpınırken bir o kadar inatçıydı ayaklarım...
Etrafta sis mi var?
Yoksa,
Gökyüzünün içinde mi uçurumum,
Karar veremiyorum...
Sonsuzluğa bir kaç adım kala bir ağaç;
Ve ağacın dallarında beni bekleyen bir ip var!
Gövdesine yaslanıp çekiyorum,
İtaatsiz bacaklarımı kendime...
Atlamak ile ipe asmak arasında gidip geliyorum.
Düşününce;
Kararımı veriyorum sonra...
Zar zor ipi geçiriyorum boynumdan,
Çırpınırken bedenim,
Sen geliyorsun gözlerimin önüne...
Az önce kalbimi bir mektup gibi buruşturup atan sen!
"Neden?" diyorsun bana
"Uçurumdan atlarsam, durmuş kalbimi bulamayacağından korktuğum için;
Ruhumun intihar ettiği yerde asıyorum kendimi" diyorum.
Ve sonra ekliyorum "Biliyorsun, uçurumları severim."
"Biliyorum." diyorsun...
Sonrası safi karanlık...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder