Özledim...

Bir şeyler vardı içimde,

Kendime itiraf etmek istemediğim...

Seni tanıdığım ilk günden beri,

Gitgide artsa da bastırdığım işte..

Anlasana!

Tarif edilemezdi bu içimdeki,

Dile vurmasını istemedi yüreğim,

İstemedi, çünkü duramazdı gözlerin;

Biliyordum, durmazdı ayakların;

Ahh, yüreğin... O yüreğin var ya;

Atmazdı biliyorum! 

Susmayı seçtiğimde iyi yaptım sanıyordum...

Tokadı yüzüme patlattığında anladım.

Çok geç olmuştu artık...

İçime dökülen deniz dışarı taştı bir anda.

Şimdi gece öyle bir gece ki;

Zifiri karanlığın içinde,

Bir uçurum gözlerin...

Safi karanlığın içinde 
Mühürlü dudaklarım;

Konuşur düşüncelerim,

Seni çok özledim!

Toprak Kahve..

Seni görmek için yürüdüğüm yollar yarılsa da , 

Yerin dibine giren benliğim yine de vazgeçmez sana attığı adımlarından.

Önüme kör bataklıklar yaratsalar 

Yine de seni görmek yazıldıysa şu aciz gözlerime , 

Bin kere olsa batar çıkarım da ;

Yine de vazgeçmem o toprak kahvesi gözlerinden. 

Terk...

Bu neyin isyanı sevgilim?

Gideceğimi bilmiyor muydu sanki ellerin?

Yoksa sana söylememiş miydi bu ihaneti dudaklarım?

Hiç mi hissetmemişti terk ettiğimi kalbin?

Gözlerimdeki feryadı görmeyecek kadar mı kördün?

Ama sende haklısın sevdiğim...

Hiç değmemişti ki günahkar tenine gözyaşlarım...

Ağaç...

Gözlerimi açtığımda içime içime düşen kar taneleri karşıladı beni.

Yattığım yerden yavaşça doğruldum ve etrafa baktım,

Alabildiğine beyazdı gözlerim...

Üstümdeki incecik şaşkınlığımla, yürümeye başladım.

Saatler, saatlerce yürüdüm bembeyaz örtünün üzerinde,

Gözüm, uzaklardaki yemyeşil bir ağaca değdi bir anda,

Bir çaba gittim yanına ve tüm etrafını tertemiz yapıp,

Gövdesine yaslanarak oturdum.

Üşüyordu ellerim, etim, kemiklerim...

Gözlerim yine düşmeye başlarken, karardı etrafım..

Sonra yüzüme düşen damlalar ile uyanıverdim,

Gün batımı hafif kızıllaştırmıştı, ağacımın yapraklarını,

Ve minik minik damlalar yağıyordu üstüme...

Ağaç, içten içe titriyor gibiydi;

Sarılıverdim çevreleyemediğim gövdesine,

O ağaç sendin sevgilim...

Etrafa binbir çeşit kar tanesi düşüyorken,

Sen yağıyordun benim üzerime...