Kız kendine yabancı ama
kalbindekine tanıdık bir şehrin rastgele bir sokağındaki bir kafeye oturmuştu.
Karşısında bir arkadaşı onu izliyor ve onun arayışına eşlik
etmeye çalışıyordu.
Kız gözlerini ileriye dikmiş boşluğa bakıyordu.
Arkadaşı ise sessizce onu izliyordu.
Adam, kendine tanıdık ama kalbindekine yabancı şehrin
sokaklarında avare avare geziyordu. bakışları çaresizce sevdiğini arıyordu.
soğuktan üşümüş yalnız ellerini cebine iliştirirken gözü kafedeki kıza takıldı.
gözleri gözlerinin içinden geçip gidiyordu. " gözlerime bakıyor ama sanki
içindeki boşlukta sürükleniyor gibi" diye düşündü. sonra yanındaki adamı
gördüğünde vücudu buz kesmişti. "Unutmuş olmalı" sözcükler dökülüvermişti
dudaklarından... güç adımlarla kıza doğru yaklaştı adam görüşünün dışında
yakından onu izliyor ve dinliyordu.
Kız bir anda oturduğu yerden kalkıp kaldırımın kenarına attı
kendini. dizlerini kendine çekti ve ağlamaya başladı.
- “Onu bulamayacağım.” dedi kız.
- “Sabırlı
olmalısın.” dedi arkadaşı.
- “Belkide gerçek olmayacak kadar hayaldi.” dedi iç çekerek.
- “Yine de
şanslısın.”
- “Neden?”
- “Ben
gerçeğine bile bağlanamıyorken sen bir hayale aşık oldun. öyle ki ben bu hayali
, hayal bile edemiyorum.”
- “Öylesine gerçekti ki. hala sıcaklığını hissediyor, kokusunu
duyuyorum.”
- “Belki
de şu anda seni izliyordur.”
- “Belki de...” dedi kız ve hıçkırıklarına devam etti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder