Sayfalar

Translate

23 Ocak 2013 Çarşamba

Ölüyorum!



Her zamanki gibi el ele çıkmışlardı dışarıya.Yolda hem konuşuyor hem de çevreyi seyrediyorlardı.
Kadın, yanındaki adamı eğlendirmek için komik yüz hareketleri yapıyordu.
Adam, yanındaki kadına kahkahalarıyla eşlik ediyordu. 
Sonra şirin bir bebek görmüştü kadın,
Mümkün müydü çocuklaşmaması...
Kendinden geçmiş, seviyordu küçük çocuğu.
Adam hayranlıkla kadını izliyordu.
"Ne kadar tatlı dimi?" dedi kadın. "Evet, çok tatlı bir tanem" diye cevapladı adam.
Sonra tekrar el ele ilerliyorlardı şehrin sokaklarında. Bir araya toplanmış güvercinlerin arasından neşeyle koşuyorlardı. 
Her zamanki kafelerinde birer kahve içmiş, tavla oynamışlardı.
Yine kadın kazanmıştı, çünkü üzüldüğünü göremeyecek kadar seviyordu adam. 
Güneş yavaş yavaş veda ederken dünyanın bu şehrine, ayrılık vakti gelmişti.
Kadın sımsıkı sarıldıktan sonra her zamanki gibi "Hoşçakal" dedi ve gözlerinin içine baktı adamın.
Adam, kadını öperek kokusunu bir geceliğine içine hapsetmişti.
"Hoşçakal!" dedi.
Son ana kadar şüphelenmemişti adam.
Kadının gözünden akıp giden gizli saklı damlayı fark etti sonra.
Kadın çoktan eve doğru yürümeye başlamıştı. Adam nefes nefese tuttu kolundan, kaygılanmıştı, merak ediyordu...
"Gidiyorsun!" dedi. Endişeliydi.
"Evet." dedi kadın başını öne eğmişti.
"Ama neden?" 
"Bir nedeni yok!" Acımasızdı gözleri kadının. Adamı incittiğini biliyordu.
"Kaçıyorsun!" diye haykırdı adam. Kadını yaralamak istiyordu.
"Hayır, kaçmıyorum anlamıyorsun!" 
"O zaman, korkuyorsun!" dedi adam. Sorguluyordu kadınını.
"Korkmuyorum, bilmiyorsun!" dedi kadın ağlıyordu.
"Beni artık sevmiyorsun!" Adamın dudakları kalbine ihanetten titriyordu. Gözleri nankörlük yapıyordu.
Kadın ise mesafeli ve hüzünlüydü.
"Sevmek " dedi. Sonra düzeltti.
"Seni sevmek, her ayrılıkta sana sımsıkı sarılmak ve içime esir ettiğim kokunu kaybetmemek için ölmeyi göze almaktır benim için. Senin gözyaşlarına tüm gökyüzünü ağlatır sevgim. Hissediyor musun hüznümüzü? Çisil çisil yağıyor üstümüze..."
"Neden?" adam yaşlarıyla savaşmayı çoktan bırakmıştı.
"Benden nefret etmene gönlüm razı olmadı. İçinde bir yerlerde bana olan sevgin dursun istedim. Söylemene gerek yok yine bencillik ediyorum. Biliyorum. Lakin daha büyük bir acıyı hediye bırakmak istemediğim için gidiyorum" dedi kadın.
Adam derin bir nefes almış nemli gözleri ve yaşla karışık yağmurlu yanaklarıyla kadının içine bakıyordu.
"Sen ki kalbimin tek sahibi, bir dakika gecikince ölümle pazarlık yapan ruhumun sahibi, madem ki kararlısın, gideceksin, yüreğime bombayı koy ve yak fitili.Tutuştur ki patlasın benliğim"
Kadın hıçkırıklarının arasından tek bir kelime söylemişti ve adam "Keşke" dedi. "Keşke bilmek istemeseydim."
"Ölüyorum!" dedi ve gitti kadın.
"Haklıymış. Yaşama ihtimali bile yeterdi onsuz nefes almama..."

Hiç yorum yok: