Sayfalar

Translate

13 Ocak 2013 Pazar

Melek...


Kanatsız bir Meleğe rastladım kaybolmuşluklarımda,
Saçları gece kadar siyah ve uzundu...
Gözlerindeki umut sardı yüreğimin her tarafını.
Sevgiye açtıkça yüreğini kanatlarını gördüm Meleğin...
Bembeyaz, dupduruydu dudaklarından dökülen sözcükler gibi!
Sonra, etrafımdaki karanlık sarmaya başladı Meleğimin etrafını...
İçimde ne kadar ışık varsa topladım sundun O'na!
Bir an için kurtardım sanmıştım...
Işık ikimizi de kapsadığında kollarındaydım ve kanat çırptığını gördüm
Işık kaybolduğunda ise çırpınışlarımızı gördüm.
Karanlığa hepsetmeye kıyamadığım Melek için gözlerimi kapatmaya razı oldum.
İmkansız bir aşktı bizimkisi, o Melek; ben ise İnsandım!
Yaşamla ölüm gibiydik!
Ben öldükçe; 
O, yaşıyordu.
O yaşasın diye binlerce kez yumdum gözlerimi
Defalarca ölürken O'nun yeniden kanatlandığını izledi gözlerim.
Her seferinde acı veren bir vedaydı bizimkisi...
Ölüm gibiydi...
Ben çırptıkça göz kapaklarımı
Melek, kanatlarını çırptı...
Ben ölüyordum;
Melek gidiyordu...
Ben,
Saçlarının siyahı kadar Melek;
O,
Işığım kadar İnsandı.
Ruhumun bir parçasıyken Melek,
Ölümümün bir parçasıydı İnsanlığım!
Şİmdi;
Ben ne kadar siyahsam,
O, o kadar Melek!




Hiç yorum yok: